22 Eylül 2011 Perşembe

sabah olurken


öyle çok kızıyorum ki hayata sürekli didişmek zorunda kalıyorum ve hikayeler uydurup avutmak öyle zor oluyor ki bazenlerde takılıp kalıp sonunda çengeli koparıp atıyorum ve sabaha karşı uyanıklığımdan faydalanıp beni terketme girişimi olan insanları sıraya diziyorum onlar oyunlasr oynarken çay bahçeli sahillerde ben onları avutmaya hazırlanıyorum saatlerce
yanımdan fırtına artığı çer çöp bırakarak geçip giden
ve zamana beni sürekli şikayet eden mızıkçı hayat,kuşlar,kareler
yanıbaşımda beni vurmak için hazırlanan
gözlerimin kahverengisini hor gören o aptal bakışlı duvarlar
öylece kabından sıyrılıp çıkıverememiş öylece kalakalmış hayatın gözbebeklerinde
bir damla yağmurun ve saçlarıma dolanan yosun kokusunun öcünü almak için geldim dünyaya
sqaçımdan bir tel koparıp büyü yaptırmış olmalılar
büyücülerin en ulusuna götürmüş olmalılar
tuzlu sudan bir bardak içmiş olmalılar
saydam heykellere ayak uyduramayıp utanmış
utançlarını ayırttıkları mezarlara gömüp
 başlarını henüz isimlerini yazdırmadıkları mermerlere dayayıp
ölü uykusuna yatmış olabilirler
aranmamış koşturulmamış uyandırılmamış olabilirler
öc almak için saatin geceyarısını haber vermesini bekleyemeyeceğim
koluma babaannemin bastonunu takıp sırtıma da yatağımı yükleyeceğim
sabah olurken.

05.08.2000

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder