Ooohh ne de şukela anlattım bir çırpıda.


Evde sözüm dinlenir oldu kedi ırkına özgürlüğünü bağışladığımdan beri (bana sahip cc diye seslen, hoşlanıyorum). Demek neymiş, bir kez daha hep birlikte: her şey karşılıklıymıııış! Yaaağ... Kediyi besle, sula, tasmala ve sokağa bırak. Dayağını yesin, hastalıklarla, sıcakla, susuzlukla mücadele etsin, bahçenin sakinlerinden olan kuyruksuz kara kediden dayak yesin, tüylerinin arasına takılan kuru yaprak ve dallarla eve dönsün ve artık senin her istediğini yapar hale gelsin. 'İn masadan' deyince masadan insin, 'çık mutfaktan' emir kipini duyunca mutfaktan çıksın. Bir ergenin bağımsızlığı kazandığını fark ettiği anda ergenli evde yaşananlardan farkı yok. Böyle bir durumda ergen annesine bağırmayı, babasından tiksinmeyi, kendisine uzatılan, önerilen ve gösterilen her şeye 'iğğrenç' demeyi bir kenara bırakacaktır. Bu andan itibaren mantık eskisinden daha sık devreye girer. Ergen artık hem kendi iç sesine hem de dış dünyaya kulak vermeye başlar. İşte evin kedi kısmının yaşadığı ve yaşattığı (her şey için teşekkürler) da tam olarak bu.

Evin 3. ferdi olan insan ise bekliyor. Sabırlı değil. Huzursuz. Durmadan bacağını sallıyor. Çok su içiyor. Kediler gak deyince çıkmaları için açtığı kapıyı guk deyince bu defa girmeleri için açıyor.
Bu evde yaşanan 3'lü paylaşım, türlerin yaşamak için birbirlerini desteklemelerine hiç de güzel bir örnek değil. Ama kedi yaşı ile biri yaklaşık 30, diğeri 18 yaşında olan bu ana-oğul belki de insan yaşı ile nerdeyse yazıyla otuz olan beni içten içe anlıyorlar gibi geliyor. Zaman zaman hak verdikleri bile oluyordur azizim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder