11 Ekim 2011 Salı

0-30

Ne işe yarayacağını düşünmeden almadım tabi bu defteri. İçine çocukluğumuzu çizeyim istedim. Çocukluğumuzu yazayım. Tarif edeyim. Çocukluğumuzun kokularını hatırlayayım. Giydiğim elbisemin desenini, boynumdan hiç çıkarmadığım mavi boncuklu kolyeyi, bileziklerimi, kesip biçip bir türlü dikmediğim kumaşları, uğruna Maya ile saç saça, baş başa kavga ettiğimiz küpeleri, kardeşlerimiz doğduktan sonra harçlıklarımızla çarşıdaki eczaneden -kendimiz için- aldığımız biberon ve emzikleri, babamın sigaralarından aşırıp ilk sigarayı denediğimiz günü, ananemin böreklerini, dayımı, bizim için dikilen şalvarlarımızı, Zarife Yenge'yi, Hüseyin Dede'yi, hiç görmediğim ve hatırlamadığım dedelerimi, renkli çizmelerimizi, harımı, Kara Nine'yi, Gırnason Nine'yi, sobayı, adımın yazıldığı ocağı, babamı, babannemi, Oma'yı, vosvos minibüse doluşup denize gidişimizi, dayımla gittğimiz mendirekten kayalıklardaki deniz kestanelerine basmadan yüzme öğrenişimizi, tekne Maya'yı, kedilerimi, köpeklerimizi, annemin mutsuzluğunu, kayıpları, terkedip gidenleri, taşınıp gidenleri, küsüp gidenleri, kaybolup gidenleri, yenileri, gelenleri, ansızın gelenleri, hoş gelenleri, iyi ki gelenleri, tuhaf gelenleri... 
Dışı siyah, içi beyaz deftere tüm bunları yaza çize sayfalarını bitirmek niyetindeyim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder